Body of Lies

Filmi izlemediyseniz -ki bence gidin izleyin- bu yazıyı okumamanız yararınıza, filmin gazının kaçmaması açısından.

Film kafadan patlama sahnesiyle girdiği için bende oradan gireyim. İçerdiği üç adet patlama sahnesiyle bugüne kadar izlediğim en gerçekçi patlama sahnelerine sahip film olmuş. Başrollerde teoride Russel Crowe ve Leonardo Di Caprio var, pratikte ise Mark Strong diye bir adamla tanışıyoruz ki, şahsım adına en azından, teori falan bırakmamış ortada. Performans olarak iyiden daha iyiye gidersek, filmi tartıştıklarım Crowe'u pek beğenmese de bence biçilen rolün hakkını verip, ana hatlarını ukala ve kibirli olarak çizebileceğim cia ajanı rolünü kotarmış gibi geldi bana.

Di Caprio her aksiyon filminde yükselttiği başarı çıtasını bu filmde de yükseltmeye devam etmiş. Filmin genelinde ve yüksek tempolu bölümlerindeki iyi rolünün - tavır, mimik, diyaloglardaki vurgular - ötesinde asıl dikkatimi çeken yönü arapçayı çok iyi konuşması oldu.

Ve geldik filmin adamına, nam-ı diğer Hani Paşa'ya. Onu izleyip Andy Garcia'ya benzetmeyen heralde yoktur. Bir kere karizmasıyla ortada ne Crowe bıraktı ne Di Caprio. Çok beğendim ama neyi beğendiğimi kelimelere dökemiyorum. İzleyenler hak veriyodur sanırım, izlemeyenler de izleyince verir artık. Yalnız ukala Crowe'un, başkanımın kralını aramasını istemezsin heralde tandanslı, istediği bilgileri bir an önce almak istediğini belirtmesine karşılık; konu istihbaratsa kral benim gibisinden bir cevabı vardı ki, Crowe'un yerinde ben olsam o sahneden sonra filmdeki rolümü bitirirdim. Kısaca Mark Strong adını yazdım bir kenara, bundan sonra takipçisiyim.

Sahne sahne ele alırsak dikkat çekici sahneleri; başta da belirttiğim patlama sahneleri, çöldeki tozu dumana katıp iz kaybetme sahnesi, yukarıda bir örneğini verdiğim Hani Paşanın ayar sahneleri ve sonunda Di Caprio'yla örgüt liderinin Kur'an 'dan ayetlerle atıştıkları sahne. Hani Paşa'nın yalan üstüne kurulmayan sade ve sadece doğruluk üstüne kurulu iş birliği teması ve bunu uygulaması ise dikkatimi çeken bir başka unsurdu.

Filmde İncirlik vesilesiyle Türkiye de yer alıyor. Filmi izlerken İncirlik'i görünce insan bir heyecanlanıyor. Yalnız filmden sonra tekrar düşünülüp; sınırlarımız içinde hakim olamadığımız topraklar ve o topraklar üstünde başka devlete ait bir askeri üssün olduğunu hatırlamak insana koymuyor değil. Ayrıca aynı sahnelerde Türkiyedeki havaalanında çizilen Türk insanı portresini görünce batı dünyasının bizi hala arasına almadığını anlamak pek de zor olmuyor.

Filmin daha suya sabuna dokunur, daha güzel bir yorumu için ;
http://www.isteksiz.com/sinema/body-of-lies/

0 bıdı bıdı:

top