Youtube Açma #2

Halihazırda kapalı olan Youtube'un nasıl açılacağına dair birşeyler yazmıştım daha önce. Orada belirttiğim Youtube ip'leri de engelleme kapsamına alınmış sanırım, alınmamış da olabilir. Her ihtimale karşı çok daha geniş bir ip listesi şu dosyada mevcut. Youtube'a girmeye devam etmek için hala yasaklanmamış bir ip'yi yazabilirsiniz bahsi geçen dosyaya. Ya da benim gibi üşengeçseniz tüm listeyi aynen kopyalayabilirsiniz.

Ne Demiş? #3


"Geceleri gezeceğinize adam gibi dinlenin, güçlü kalırsınız."

Eskişehir karşısında dökülen Galatasaraylı futbolcular için, hahahahaha ilahi Sergen. Seviyoruz seni.

Ne Demiş? #2


"Adriana Lima'yla evleniyorsun, 1 ay geçmeden cinsel bir olaya bulaşıyorsun. Ne diyeyim ki, yuh denir sadece."

Kaan Kural, Philadelphia'lı bir bayanın kendisine tecavüz etmekle suçladığı Marko Jaric için.

Hangisine Alışmalı?


Yalnız kalmak mı?
Beraber olmak mı?


Beraberken yalnızlığı mı özlersin, yoksa yalnız kalınca beraber olduğun insanları mı? Cevap gayet net aslında. O yüzden yalnızlığa alışmalı bence. Sana kendini yalnız hissettirecekleri çok geceler olacak ne de olsa. Yalnız kalmaya alışmalı ki, o geceler fazla koymasın insana.


Sahi hangisine alışmalı?

p.s : Yalnız olunur mu yoksa yalnız kalınır mı? O da ayrı bir mesele tabi. Ona da değiniriz bilahare.

Ne Demiş?


"Öyle bir konuşma geçiyordu takım arkadaşlarımla aramızda. Yenilene kadar kesmiyecem diyordum. 4 haftadır da yenilmiyorduk. Kısmet bugüneymiş artık. Yabancıya gitmedi allahtan."

Sakallarını uzun süredir kesmeyen eski Beşiktaşlı Koray Avcı'nın
Beşiktaş - Gençlerbirliği maç sonu röportajı. Nam-ı diğer;

Girişimiz olay

Çıkışımız olay

Nasıl koydu ama

Kadıköy'de Koray..


Namının nerden geldiğini hatırlayamayanlar için;


(bkz: 17 Nisan 2005 Fenerbahçe - Beşiktaş maçı)

Maça gelen Beşiktaşlı Abdullah Gül için
Beşiktaş - Gençlerbirliği

14.03.2009

Dünya Pi Günü


Bugün 14 Mart. Tüm matematik aleminin Dünya Pi Günü kutlu olsun. Alem malem biraz kandil kutlar gibi oldu ama olsun.

Abartmak isteyenler saatler 1:59'u gösterirken Pi Dakikasını, 1:59:26'yı gösterirken de Pi Saniyesini gönül rahatlığıyla kutlayabilir.


π
= 3.1415926535..............................................................

www.piday.org
www.pidayinternational.org
www.exploratorium.edu/pi

Saat çok orjinal yalnız. Üniversitede π ve katlarıyla defalarca çember çizmiş biri olarak bende güzel hisler uyandırdı. Biri hediye etse hayır demem hani.

Meliha'yla Hayat Bilgisi

- E üzüldü. Ama gerçeği söyledim abla. Oyalamaktan boşuna ümit vermekten iyidir.

- Sen bilmiyorsun ki aşık adamın gözü görmez. Eğer o çocuk seni seviyorsa ümit edecek. Artık sen ne anlatsan nafile.
Hacettepe - Beşiktaş
7 Mart 2009 - Ankara 19 Mayıs Stadı

Foto: Milliyet, www.parmakarasiterlik.blogspot.com

Türkiye'nin Seçimi

Üç haftadan az bir süre kaldı yerel seçimlere. Yılbaşından itibaren çıkmaya başlayan yolsuzluk belgeleriyle yavaştan ısınan ortam, son düzlükte sazı eline alan liderlerin atışmalarıyla iyice kızıştı. Partiler oy almak için, kendi planlarını projelerini anlatıp iyi yönlerini göstermek yerine rakiplerin kötü yönlerini ön plana çıkarmakta beis görmüyorlar. Hayır bunu yaparlarken alttan alttan oluşturdukları imaj 'biz iyiyiz' olması gerekirken 'biz kötünün iyisiyiz' imajı. Yani aslında kötüye laf atarken biz de kötüyüz diyorlar acaba bunun farkındalar mı?

Bu yolsuzluk belgeleri neden hep seçime 6 ay kala çıkmaya başlar orası da ayrı bir muamma. 4 yıl malı götüren götürsün, seçime 6 ay kala bunlardan her partiden bir-iki tanesi afişe edilsin, görevlerinden el çektirilsin. Onlar başlarında patlayan kabaklarla beraber evine dönerlerken diğerleri derin bir oh çekip bir 4 sene daha rahat olmanın verdiği havayla götürmeye devam etsin. Siyasiler de, 8 aylık eğitim süresinde 2 vize 2 final dönemi toplam 2 ay çalışan öğrenciler misali 5 yıllık seçim sürecinde 4.5 yıl yatıp son 6 ay harıl harıl çalışıyorlar. Türk Milleti'nin DNA'sında yumurta kapıya dayanınca adlı ayrı bir kod bloğu olsa gerek.


Perspektifi daraltıp önümüzdeki seçimlere gelecek olursak 29 Mart gecesi saatler yarımı gösterdiğinde televizyonlarda sapsarı bir Türkiye haritası görmemiz kuvvetle muhtemel. Trakya ve Ege'de birkaç Chp kırmızısı, Doğu Anadolu'da birkaç Dtp moru, İç Anadolu'da da bir-iki Mhp kırmızısı ve Dsp mavisi. İstanbul'u Akp'nin İzmir'i Chp'nin çok rahat alacağını düşünüyorum. Ankara'ya dair düşüncelerim de son seçimlerde olduğu gibi rahat olmasa dahi Gökçek'in alacağı yönünde. Benim tek merak ettiğim sonuç Diyarbakır. Erdoğan'ın öncelikli hedefi orası. Alabilecek mi merak ediyorum?


Seçimlere dair kişisel katkıma gelirsek sadece il ve ilçe genel meclisleri ile muhtar seçimlerine bir katkım olacak desem çok yanlış olmaz heralde. Zira İstanbul'u Topbaş'ın, Şişli'yi Sarıgül'ün alacağı gün gibi ortada.


Büyükşehirde Topbaş en az %10 farkla alır ki bu fark Kılıçdaroğlu farkıdır. O olmasa daha da fazlası olur. Chp kendi rızası olmamasına rağmen Kılıçdaroğlu'nu zorla aday yaptı. Olaya Chp yönetimi açısından bakarsak koyabilecekleri en iyi aday da o aslında şu şartlarda. Ama o da ancak hezimeti önler yenilgiyi değil. Zira büyükşehirde Chp'nin sorunu adaydan ziyade önceki dönemlerinden kalma imajı. Üç dönemdir Erdoğan'ın elinde büyükşehir başkanlığı. Ondan önceki 89-94 dönemi Nurettin Sözen'li efsane! Chp dönemine denk geliyor. Benim bile bir ilkokul öğrencisi olarak hatırladığım kadarıyla su üç günde bir geceleri veriliyordu. Çöpler de arada bir alınıyordu. Ardından gelen Erdoğan bu sorunlara çözümler bulunca bir anda halk kahramanı oluverdi. Aradan onbeş yıl geçti İstanbul halkı hala o günleri hatırlıyor. İstanbul halkı hala oyunu Erdoğan'a veriyor. Akp seçime adaysız girip 30 Mart sabahı açıklayacağız adayımızı desin, %1 değişmez oy oranı. Chp'nin adaydan öte imajını düzeltmeye yönelik derin çalışmalar yapması lazım eğer büyükşehiri gerçekten istiyorlarsa.


Şişli'de ise seçim hakkında merak edilen şey kimin kazancağı değil Sarıgül'ün kendi rekorunu kırıp kıramayacağı. Sarıgül'ün hedefi 2004'te kırdığı %66'lık oy oranını daha da geliştirmek. Ki bir sürpriz olmazsa kıracak. Şahsi görüşüm genel anlamda başarılı olduğu yönünde.


Başlığımızı bir seçim klişesiyle attık yazımızı daha güzel -ve ayrıyetten hastası olduğum- bir başka seçim klişesiyle bitirelim. Efenim resmi olmayan kesin sonuçlara göre kazanan kim olursa olsun, seçim sonuçları Türkiye'ye hayırlı olsun.


Not: Bu Hede'nin Seçimi kalıbı 2004 Amerika başkanlık seçimiyle girdi medya literatürüne. Tıpkı şu 24 saat haber kanallarının altından geçen haber şeritlerinin 11 Eylül saldırılarından itibaren girdiği gibi. Şu detaycı huyumu seviyorum ama bazen öyle gereksiz detaylar yer ediyor ki hafızamda kızmıyorum da değil hani yer yer kendime..

Comeback Kings

Euro 2008'i izleyip o acayip geri dönüşleri unutmak mümkün değil elbette. O unutulmaz iki maçın unutulmaz iki golünün farklı dillerden sunumunu toplamışlar birer videoda. Enteresan olmuş. Görüntü kalitesi iyi değil ama önemli olan kısmı sesi zaten. Yoksa anbean hatırlıyoruz zaten golleri değil mi?

Hırvatistan - Semih Şentürk:




Çek Cumhuriyeti - Nihat:

Bu gole o an üzülen tek Türk bu golle iddaa kuponu yatan kardeşim M.'di heralde. Türk mü dedim, neyse..:)
Tuncay da amma atlamış yalnız sevinirken.




Türkiye tribününden çekilmiş -mutlaka izlenilesi- başka bir görüntüsü için burdan.

Rahşan Ecevit

Kendisine karşı bir sempatim veya antipatim yok. Hafif olumsuz diyebileceğim bir hissiyatım vardı kendisine karşı. Nedense Bülent Ecevit'i yönlendiren kişi gibi görürdüm onu. Yalnız büyük bir saygı duyardım eşine olan aşkına binaen. Bu röportaj -özellikle (*) ile başlayan cümle- o hafif olumsuz hissimi de silip nötrledi duygularımı, eşine olan aşkından ötürü duyduğum saygıyı bir kat daha arttırmasının yanında.

Balçiçek Pamir'in yaptığı röportajdan dikkatimi çeken yerler:

***

Peki evlendikten sonra Ecevit çiftinin hayali neydi?

Tek bir odalı evimiz olacaktı ve orada Bülent şiir yazacaktı ve ben resim yapacaktım, ama öyle olmadı. Çok aşıktık.

Ya siyaset?

Hiç sevmedik. Hatta ben sadece onun için katlandım. O şiir yazacaktı. Mutlu huzurlu bir hayat yaşayacaktık. Huzurlu bir hayat olmadı maalesef.

Zaman zaman “Gel biz bu işi bırakalım” dediniz mi?

12 Eylül’de siyaseti zorla bırakınca bir daha dönmeme kararı almıştık. Sonra Kenan Evren, “Siyaset bir çamurdur” dedi. O laf beni çok sinir etmişti. O yüzden tekrar siyasete atıldık.
***

Ölümden korkuyor musunuz Rahşan Hanım?

Hiç. O da korkmazdı. “Ölümden korkmuyorum ama senden ayrılmaktan korkuyorum” derdi.

***

DSP Bülent’ten sonra kişiliğini kaybetti. Düşünce, inanç ve ilkelerinden koparıldı. Neyi amaçladığı bilinmeyen bir kuruluş haline geldi. CHP ise ne sol olabildi ne muhalefet. Deniz Feneri de olmasa sesi soluğu çıkmayacak. MHP de alttan alta AKP ile hareket edince AKP hiçbir iktidar partisine nasip olmayan dikensiz bir gül bahçesinde rahat rahat çalışıyor.

***

Bülent Ecevit Kürt kökenli mi?


Ailemde Kürt kökenliler var diye düşünüyordu. Evde bir resim bulmuştu; sakallı, yaşlı bir adam, “Mustafa Şükrü Efendi, Kürtzade” diye yazıyordu. Bunu babasıyla konuşmak istemişti, “Ben Kürt kökenliyim değil mi” diye sorunca, babası cevap vermemiş.

***

Tarikatlarla ilişkisi nasıldı?

Tarikat yol demektir, herkesin Allah’a ulaşmak için bir yol arama hakkı vardır diye düşünürdü.
***

Siz nasıl bir first lady oldunuz?

Bülent her zaman şöyle derdi: “Benim yüzüme söyleyemeyenler, söyleyemedikleri şeyi sana yüklerler, üzülme!”.(*)Ben bir eştim ve her eş gibi konuşuyor, karışıyordum.

Z Raporu - Şubat '09

Şöyle bir düşündüm fakat kayda değer bir şey yok rapora yazacak. Siftah yapmadan gün kapayan dükkan misali alayım yine de madden dolu olsa da manen boş bir z raporu, tek cümleden ibaret:

Unutulanlar dışında yeni bir şey yok.
top