TSL 09/10 -- 14. Hafta

Sivasspor: 0 - Beşiktaş: 1

7'de 7. Zirve yürüyüşü sürüyor.
Efenim burası googledan aramayla düşenlerin dışında sayılı kişinin ziyeret ettiği bir blog. Onların da kim olduğunu şehir, browser, os kombinasyonuyla az çok tahmin edebiliyorum. Güzel de oluyor ayrıca oyun gibi birşey işte, neyse. Yalnız son zamanlarda bir arkadaş var. Kendisine burayı ziyaret ettiği için kafadan duyduğum sempati, chrome kullanması hasebiyle ikiye katlanıyor. Acayip de bir merak başladı. Kim olabilir diye tahminler yürütüyorum. Sevabına bir selam çak da bitsin bu soru işaretleri.

Moskovalı seni unuttum sanma. Senden de bir ses bekliyorum.

UCL 09/10 -- Day 5

Manchester United: 0 - Beşiktaş: 1

Tam bir Beşiktaş klasiği. Ne dengesiz bir takım bu yarabbim.

TSL 09/10 -- 13. Hafta

Beşiktaş: 3 - Fenerbahçe: 0

Neşteri Fink vurdu. Kalp naklini Bobo yaptı. Dikişi Uğur attı.
Kusursuz bir ameliyat.

Olgun Şimşek

Olgun Şimşek Bir Demet Tiyatro'dan beri izlediğim bir oyuncu. Aslında aşağı yukarı aynı zamanlara denk gelen 7 Numara'yla dikkatimi çektmişti (bkz: Tarık Arkun). Daha sonra farkettim Bir Demet Tiyatro'da da kapıcı Bahattin ve babası Almanya'da yaşayan Kudret rollerini beğenerek izlediğimi. Hatta Kudret'in bir "şayze abicim şayze" -scheisse- repliği vardır ki, hala kullanırım. Sonra Beşik Kertmesi'nde oynadı. O da hakkaten fantastik bir diziydi. Sonrasında Yazı-Tura. Mülayim tiplerden psikopatlığa geçiş orada başlamıştı. Sonra sırasıyla birbirinden psikopat rollerde yer aldığı Alacakaranlık ve Beyaz Gelincik geldi. Bu ikisini de izledim diyemem ama rollerini bilecek kadar izliyordum. Ve son olarak Kapalıçarşı'da oynuyor. Mülayim kişiliğine geri döndü. Kendisi diziyi izlemem için öncelikli sebebim. Sırf onun için Ezel'in ilk yarısını izlemiyorum yahu var mı ötesi.

Kendisinin ultra süper oyunculuğunun yanında birçok türkücüyü solda sıfır bırakacak bir sesi var. Son olarak bu haftaki bölümde söyledi bir türkü. O da dahil olmak üzere bugüne kadar dizilerde söylediği türkülerden bir demet...

10 Kasım Atatürkçülüğü

Var böyle bir şey. Birkaç gün daha bekledim acaba ben mi art niyetliyim diye. Bu model olduğunu düşündüğüm insanlara daha dikkatli baktım. Yok yanılmamışım. 10 Kasım geçti, bu modeller normale döndü yine.

Başlıktan ne demek istediğim az çok belli ama biraz daha açayım. Başlıktaki olay biraz spesifik kalıyor aslında. Daha geniş bir perspektiften bakarsak toplumumuzda milli bayram milliyetçiliği diye adlandırılabilecek bir olgu olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar 10 Kasım'da ve milli bayramlarda bir değişiyorlar.

Ama bu normal değil mi? Bazı sembol günler zaten bunun için vardır. Bazı şeyleri hatırlatmak için.

Çok doğru. Milli bayramlar bunun için var. Nisan'da bir devrimin habercisi Meclisin açılışını, Ağustos'ta yeri geldiğinde bu milletin nasıl başkaldırabileceğini, Mayıs'ta bir önderin doğuşunu ve başkaldırışa yakılan kıvılcımı, Ekim'de bir devrimin ta kendisini hatırlamak için kutluyoruz bayramları. Bu günlerde daha coşkulu olmak tabii ki çok normal. Fakat biz olması gerekenden farklı yapıyoruz bazı şeyleri. Akdeniz insanıdır ateşlidir sıcakkanlıdır fakat biz gereğinden de fazla ateşliyiz. Uçlarda yaşıyoruz duyguları. Bir şeyi ya fazla düşünüyoruz ya unutuyoruz. Ya acele edip hemen bir şeyler yapıyoruz ya da erteleye erteleye bi hal oluyoruz. Birşeyin ortası yok. İstikrar denen ve kanımca insanın karakterinden ettiği sözlere, ortaya koyduğu ürünlerden yaptığı işlere kadar hayatın her alanında olması gerektiğini düşündüğüm olgudan bihaberiz. Misal siz 5-6 ortalamayla bu konuları düşünüp, bu günlerde 7-8'lere çıkarırsanız bu kabuledilebilir bir oran olur. Fakat 2-3 ortalmayla düşünürken yılda birkaç gün 9-10'lara uçuyorsanız olmuyor.

İnsanlar vatan, millet, devlet hakkında iki kelam etmezken milli bayramlarda bir günlük gazla asıp kesip işleri bir çırpıda hallediveriyorlar. Başlık özeline gelirsek tekrar, yer yer hakkında bahsedip devrimlerini tartışıyorsanız, o dönemler üzerine bilgiler edinip bir şeyler öğreniyorsanız, minnet duyuyorsanız, düşüncelerini sahipleniyorsanız, övüyorsanız, özlüyorsanız kısaca Atatürk'ün günlük hayatınızda bir yeri varsa 10 Kasım'da bu duyguları bir üst seviyede yaşamanız en doğal hakkınız. Fakat sizin Atatürk ve o döneme ait bilgileriniz ilköğretim ve lise derslerinden öteye geçmiyorsa, yılın 360 günü sus pus olup geri kalan üç-beş gün aşırı bir ruh haline giriyorsanız, kemalizm felsefesinin kurucusu gibi davranıyorsanız, normal zamanda bu konulara sizden daha çok kafa patlatan insanlara ders verir gibi konuşuyorsanız olmuyor. Garip kaçıyor.

Son Zamanlar

Doğru dürüst bir şeyler yazmayalı uzun zaman olmuş. Tek cümlelik postlardan geçilmez olmuş blog. Aslında bunun pek farkında olmadığım da söylenemez. Uzun süredir bilhassa güncel konular hakkında birşeyler karalıyordum. Fakat yazılarda bir bütünlük oluşturamadığım için yazıları yayımlamıyordum. Sonraları düşündüm de ne ben yazarım, ne de burası bir gazete köşesi. Kıçı kırık bir blog işte. Önemli olan benim bu konuda bir fikrim, bir görüşüm var deyip kabaca derdimi anlatabilmek sanırım. Bundan kelli çeşitli konularda fikrimi daha çok bloga aktarma planım var. Artık madde madde yazılardan mı oluşur yoksa girilip gelişemeden sonuca varılan ya da çok gelişip bir halta varamayan yazılardan mı oluşur bilemem.

Ha unutmadan, eğer okuyanlar da konular hakkındaki düşüncelerini paylaşıp bize fikir teatisinde bulunma fırsatını verirlerse müteşekkir oluruz kendilerine.

TSL 09/10 -- 12. Hafta

Trabzonspor: 0 - Beşiktaş: 2

Geleceğe ışık tutmasa da, neticesinde alınan bir "must win" maçı. Ağrı kesici niyetine.
Haftaya ameliyat var. Masada kalmayız inşallah.

UCL 09/10 -- Day 4

Beşiktaş: 0 - Wolfsburg: 3
Bazen sevinç, paso keder.

Bugün Farkettim ki...


... galiba sol bacağım sağ bacağımdan kısa. Yok öyle değilse paçası yapılmış yapılmamış istisnasız her pantolonumun sadece sol paçasının ayakkabımın altına girmesinin başka bir açıklaması olmalı.

Z Raporu - Ekim '09

  • İş bulma süreci şimdilik sona erdi. Şimdilik diyorum zira 1 aylık deneme sürecine tabi tutuluyorum. Nihai karar bir sonraki raporda. 1 haftalık izlenimime gelirsek iş güzel, ortam güzel. Kariyer açısından güzel bir başlangıç olabilir.
  • İşbu rapor 12. Z Raporu. Blogu açalı bir yıl olmuş.
  • Havalar soğudu. Pike yerini yorgana bıraktı. Yağmurlar başladı. Kar zamanı gelince daha da güzel olacak.

Beşiktaş: 1 - Ankaragücü: 0

Buz gibi hava. Sıcacık bir 3 puan.
Dipnot: Oradaydım
top