Türkiye'nin Seçimi

Üç haftadan az bir süre kaldı yerel seçimlere. Yılbaşından itibaren çıkmaya başlayan yolsuzluk belgeleriyle yavaştan ısınan ortam, son düzlükte sazı eline alan liderlerin atışmalarıyla iyice kızıştı. Partiler oy almak için, kendi planlarını projelerini anlatıp iyi yönlerini göstermek yerine rakiplerin kötü yönlerini ön plana çıkarmakta beis görmüyorlar. Hayır bunu yaparlarken alttan alttan oluşturdukları imaj 'biz iyiyiz' olması gerekirken 'biz kötünün iyisiyiz' imajı. Yani aslında kötüye laf atarken biz de kötüyüz diyorlar acaba bunun farkındalar mı?

Bu yolsuzluk belgeleri neden hep seçime 6 ay kala çıkmaya başlar orası da ayrı bir muamma. 4 yıl malı götüren götürsün, seçime 6 ay kala bunlardan her partiden bir-iki tanesi afişe edilsin, görevlerinden el çektirilsin. Onlar başlarında patlayan kabaklarla beraber evine dönerlerken diğerleri derin bir oh çekip bir 4 sene daha rahat olmanın verdiği havayla götürmeye devam etsin. Siyasiler de, 8 aylık eğitim süresinde 2 vize 2 final dönemi toplam 2 ay çalışan öğrenciler misali 5 yıllık seçim sürecinde 4.5 yıl yatıp son 6 ay harıl harıl çalışıyorlar. Türk Milleti'nin DNA'sında yumurta kapıya dayanınca adlı ayrı bir kod bloğu olsa gerek.


Perspektifi daraltıp önümüzdeki seçimlere gelecek olursak 29 Mart gecesi saatler yarımı gösterdiğinde televizyonlarda sapsarı bir Türkiye haritası görmemiz kuvvetle muhtemel. Trakya ve Ege'de birkaç Chp kırmızısı, Doğu Anadolu'da birkaç Dtp moru, İç Anadolu'da da bir-iki Mhp kırmızısı ve Dsp mavisi. İstanbul'u Akp'nin İzmir'i Chp'nin çok rahat alacağını düşünüyorum. Ankara'ya dair düşüncelerim de son seçimlerde olduğu gibi rahat olmasa dahi Gökçek'in alacağı yönünde. Benim tek merak ettiğim sonuç Diyarbakır. Erdoğan'ın öncelikli hedefi orası. Alabilecek mi merak ediyorum?


Seçimlere dair kişisel katkıma gelirsek sadece il ve ilçe genel meclisleri ile muhtar seçimlerine bir katkım olacak desem çok yanlış olmaz heralde. Zira İstanbul'u Topbaş'ın, Şişli'yi Sarıgül'ün alacağı gün gibi ortada.


Büyükşehirde Topbaş en az %10 farkla alır ki bu fark Kılıçdaroğlu farkıdır. O olmasa daha da fazlası olur. Chp kendi rızası olmamasına rağmen Kılıçdaroğlu'nu zorla aday yaptı. Olaya Chp yönetimi açısından bakarsak koyabilecekleri en iyi aday da o aslında şu şartlarda. Ama o da ancak hezimeti önler yenilgiyi değil. Zira büyükşehirde Chp'nin sorunu adaydan ziyade önceki dönemlerinden kalma imajı. Üç dönemdir Erdoğan'ın elinde büyükşehir başkanlığı. Ondan önceki 89-94 dönemi Nurettin Sözen'li efsane! Chp dönemine denk geliyor. Benim bile bir ilkokul öğrencisi olarak hatırladığım kadarıyla su üç günde bir geceleri veriliyordu. Çöpler de arada bir alınıyordu. Ardından gelen Erdoğan bu sorunlara çözümler bulunca bir anda halk kahramanı oluverdi. Aradan onbeş yıl geçti İstanbul halkı hala o günleri hatırlıyor. İstanbul halkı hala oyunu Erdoğan'a veriyor. Akp seçime adaysız girip 30 Mart sabahı açıklayacağız adayımızı desin, %1 değişmez oy oranı. Chp'nin adaydan öte imajını düzeltmeye yönelik derin çalışmalar yapması lazım eğer büyükşehiri gerçekten istiyorlarsa.


Şişli'de ise seçim hakkında merak edilen şey kimin kazancağı değil Sarıgül'ün kendi rekorunu kırıp kıramayacağı. Sarıgül'ün hedefi 2004'te kırdığı %66'lık oy oranını daha da geliştirmek. Ki bir sürpriz olmazsa kıracak. Şahsi görüşüm genel anlamda başarılı olduğu yönünde.


Başlığımızı bir seçim klişesiyle attık yazımızı daha güzel -ve ayrıyetten hastası olduğum- bir başka seçim klişesiyle bitirelim. Efenim resmi olmayan kesin sonuçlara göre kazanan kim olursa olsun, seçim sonuçları Türkiye'ye hayırlı olsun.


Not: Bu Hede'nin Seçimi kalıbı 2004 Amerika başkanlık seçimiyle girdi medya literatürüne. Tıpkı şu 24 saat haber kanallarının altından geçen haber şeritlerinin 11 Eylül saldırılarından itibaren girdiği gibi. Şu detaycı huyumu seviyorum ama bazen öyle gereksiz detaylar yer ediyor ki hafızamda kızmıyorum da değil hani yer yer kendime..

0 bıdı bıdı:

top