'Mustafa' Üzerine

Daha önce yazmıştım bu filmi ne kadar heyecanla beklediğimi. Salondan çıktığımda çok da aradığımı bulamamıştım aslında. Ama genelde beğenmiştim yani. Daha çok sevmiştim Atamı. Daha yakındı artık bana. Zira karanlıktan korkabilen, aşık olabilen, bir şarkıdan dahi etkilenebilen, hüzünlenip ağlayabilen bir insanmış o da. Benim gibi yani.

Sonrada yapılan yorumları okuduğumda ‘Allah allah ben mi yanlış filme gittim acaba’ dedim. Eleştirilen kısımlara daha dikkatli gözle bakmak üzere filme bir daha gittim. Ama yok fikirlerim değişmedi. Hatta filmden daha çok ayrıntı bekleyen ben, Can Dündar adına sevindim bile. Bu kadar şeye bu kadar sert eleştri geldiyse daha değişik ayrıntılar olsa neler olacaktı acaba.

Filmde çok içki ve sigara içen içkici biri olarak gösteriliyormuş. Arkadaş ilkokul 3 den beri biliyoruz ki bu insan sirozdan ölmüş. Sirozun nedenlerini bilmiyodun heralde bugüne kadar.

Savaşlara çok az yer verilmiş. Başından beri üstüne basa basa belirtiyor adam, bu filmde Atatürk’ün insani yönüne ön plana çıkaracağız diye. Savaş izlemek istiyosan Kurtuluş'u, Cumhuriyet'i izliyeceksin.

Filmde bir diktatör gibi gösteriliyormuş hatta diktatör denmiş. Arkadaşım insanlar kıçı kırık üç-beş kişilik gruplarında bile karar alamaz hale gelince biri çıkar, sazı eline alıp böyle böyle yapıyoruz der. Verilen kararlar dil değişikliği, yönetim değişikliği, kıyafet değişikliği gibi ağır önemli konularken, dönemin şartları ve halkın vizyonu göz önüne alındığında tabii ki Atatürk gibi bir liderin sazı eline alıp böyle böyle deyip gerekli gördüğü değişiklikleri keskin bir şekilde bir anda değiştirmesi lazım. Bu değişikleri seneler önce kafasına koyup yaverine not aldırması da onun ileri görüşlülüğünün başka bir kanıtı ayrıca. Bütün bunları -diktatörlük rejiminin aksine- kendi için değil de milleti ve onların geleceği için yaparken sen çıkıpta filmde diktatör gibi gösterilmiş hatta dillendirilmiş diyorsan yuh derim. Kaldı ki filmde geçen diktatör kelimesi fransız bir gazeteye ait.

Filmde bir çok kadın geçiyormuşta, savaşta bile aşk mektupları yazabilecek kadar kadın düşkünü olarak gösteriliyormuş. O da insan, o da erkek arkadaşım. Hisleri, duyguları var, sevecek aşık olacak. Hatta şahsi düşüncem odur ki, bu duyguları onu daha da güzelleştiren ayrıntılar. Mektup meselesine ise Can Dündar’ın kendi cevabını vermek istiyorum:

“ ‘Askerlerimin hususi inançları çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün ya gazi veya şehit olmak. Bu sonuncusu nedir bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Orada Allah'ın en güzel kadınları hurileri onları karşılayacak ve ebediyen onların arzusuna tabi olacaklar. Yüce saadet..’

Sorarım size bu mektubun neresi aşk mektubu? ”

Film çekilirken Atatürk'ün manevi kızına danışılmaması art niyetten başka bir şey olamazmış. Her daim yanlarında bulunan yaverlerinin, hizmetlilerin hatıralarımı daha çok gerçeği yansıtır yoksa Atatürk öldüğünde 6 -yazıyla altı- yaşında olan manevi kızının hatıralarımı?

Bi de şöyle diyorlar. Atatürk'ü karalamak isteyen yobazlar, Atatürk düşmanları bu filmi pekala kullanabilirlermiş. Bu film yapılmadan önce karalamak isteyen yine bir şeyler sallayıp, atıp tutup karalamıyormuydu sanki. Bu filmi izledikten sonra mı başladılar karalamaya hedef göstermeye? Evet bu insanlar tehlikeli bu ülke için. Yalnız onlar kadar tehlikeli bir tabaka daha var. Atatürk'ü kendi koydukları çerçevede sınırlayıp -belgeleriyle kanıtlansa bile- diğer bütün görüşlere karşı çıkanlar. Bu insanlar kendilerini en has Atatürkçüler diğer herkesi ise Atatürk düşmanı gibi gösterip onun üzerinden nemalanan siyaset yapan insanlar. Yobazlar ne kadar tehlikeliyse bu ülke için bu insanlar da o kadar tehlikelidir benim gözümde.

Türk milletinin liderine hangi gözle bakması gerektiğini, liderinin milletinin kendisine nasıl bakmasını istediğini, bizzat liderinin içinde bulunduğu bir anektodla aktarayım:

Cumhuriyet ilanının 10. yılı. Yurt çapında büyük etkinlikler düzenlenecek. Sokaklara afişler asılacak. Seçenekler arasından beğenilenleri Mustafa Kemal'e sunuyorlar, o hangisini seçerse onlar hazırlanacak. "En Yüce Türk Atatürk", "Atatürk. Türklerin En Yücesi" gibi afişler hazırlanmış. Mustafa Kemal'e hangisini hazırlatalım diye sorulduğunda bunları beğenmediğini, afişte şu sloganın kullanmasını istediğini söylüyor:
"Atatürk. İçimizden Biri"

Mustafa Kemal'in demek istediği, ben bu milletin içinden çıktım bunları başardım. Sizde başarabilirsiniz. He ama bahsettiğim insanlar diyecek ki Atatürk'ü küçültmek istiyorlar,bunlar Atatürk düşmanı vs.

Son olarak Atatürk dendiğinde ilk akla gelen insan olan ve bu konuda en yüksek krediye sahip olan Can Dündar'a bile ihanet gibi suçlamalar yapılıyorsa, başka biri yapmış olsa bu filmi ne yapılırdı tahmin edemiyorum doğrusu.

0 bıdı bıdı:

top