Müzik

Müzik bir çok kişi gibi benim içinde hayatımın hatta günlük yaşantımın vazgeçilmez unsurlarından bir tanesi. Yalnız bende şöyle bir durum var. Ben hiçbir zaman amaç olarak müzik dinlemiyorum. Yani diğer bütün aktivitelerden elimi ayağımı çekip müzik dinlediğim olmamıştır bugüne kadar. Müzik hep araç olmuştur günlük yaşamımda. Yolculuk ederken, bilgisayarda bişeylerle uğraşırken, dükkanda dururken, bulaşık yıkarken vs. O işleri katlanılabilir veyahut daha zevkli hale getiren şeydir benim için müzik.

Müzik yelpazemden biraz bahsedecek olursak, çok klişe kaçacak fakat benim için gerçekten cuk oturan bir tanım var: “Kulağıma hoş gelen herşeyi dinlerim.” Bazıları bu cümleyi hiç beğenmiyor, eleştiri noktalarıda şu: “İnsanın belli bir tarzı olmalı.” Herşeyi sınıflandırmakta, kategorize etmekte usta bir toplum olduğumuz için müzik zevkini de illa bir sınıfa koymak istiyorlar sanırım. - Zaten toplumda yüzleştiğimiz bir çok sorunun ana kaynağıda bu olayları, kişileri, kuruluşaları sınıflandırma hastalığından ileri geliyor ya neyse bu apayrı bir yazı konusu - Her türlü TSM eserine ilaveten Tarkan’dan Yalın’a, Pinhani’den MFÖ’ye, Avril Lavinge’den Blue’ya, Ceza’dan İbo’ya, Feridun Düzağaç'tan Yavuz Bingöl'e kadar enterasan bir skala varken ben bu türü nasıl tanımlayayım sorarım size.

Onların içinde bir tanesi var ki özel olarak anmak istedim onu. Sezen Aksu, halk diliyle sezen. Fazla bir şey yazmıcam, zira o da ayrı bir yazı konusu. Sadece, keşfetmemde katkısı yadsınamaz olan Ş.’ye şükranlarımı bir kez daha sunup yazıma noktayı koyuyorum efenim.

0 bıdı bıdı:

top