Bizzat ben oluyorum kendisi. Normalde güneşin dünyanın diğer yarım küresini aydınlattığı saatlerin çoğunu uyumadan geçiren ben artık o saatlerin tamamını uyumadan geçiriyorum. Yaz aylarının girmesiyle bozulmaya yüz tutan uyku düzenim ramazan ayının girmesiyle tamamen tarumar oldu. Bilen bilir zaten düzenli hali bile pek çok normal insana göre düzensizdir. Varın siz düşünün düzensiz halini.
Bu biraz da aileden gelen alışkanlık aslında, çocukluktan kalma. Baba esnaf olup gece 10'dan önce eve gelmeyince herkesin 7'de yediği akşam yemeğini siz 10'da yiyorsunuz. Herkesin yaptığı yemek sonrası çay, tv aktivitelerinin yaparken saat siz farkına varmadan 12'yi buluyor. Yatma saatiniz en erken 1 oluyor. Üniversitede zamanlarında annenin yat saati geçerli olmayınca ben bunu alıp biraz daha geliştirdim tabi. 3'lere kadar kaydı uyuma saati. Üniversite sonrası araya bir askerlik girdi. Orda adam ettiler tabi. Her sabah 6'da kalkınca, istemesem de en geç 11'de deviriliyordum zaten. Sonra tekrar sivil yaşama dönünce bir ayda düzenimi(!) buldum. Hatta artık sabahları gideceğim bir okulum bile olmayınca gün doğumuna kadar geliştirdim uyuma saatimi. Bilgisayar kursu da öğleden sonra olunca o başlayınca da pek birşey farketmedi. Kursun bitmesi yazın gelmesiyle birleşince de iyice saldım tabi. Gün yüzü görmeden uykuya dalamadığım günlere geri döndüm. Ertesi gün yapacak bir işim olmayınca kalktığım saatin de bir ayarı olmuyor. Başlarda annem öğlene doğru zorla kaldırsa da artık o da uğraşmıyor.
Velhasılı bi meşgale bulmak şart uyku işini rayına sokmak için. Artık iş mi bulurum, kendime iş mi çıkarırım bilemiyorum. Ama yapacak bir şey olmayınca kalkamadığım tecrübeyle sabitlenmiş durumda.
Bugün sana dair satırlarıma ömür boyu son veriyorum.
İçimde kurduğum senli dünyamdan kopuyorum.
Yapmak zorundaydım.
Seninle, ben hiçbir zaman “Biz” olamayacağız çünkü.
Hayatı akışına bırakıyorum bugünden sonra.
Hayalimdeki senin gerçekte ellerini tutmayı isteyişimi,
sıcacık sohbetine karışan gülümsemeleri unutuyorum.
Zorlu sevda çıkmazlarında adım geçiyor benim.
Ben yürüdükçe sevginin kaybolan yollarında, aramıyorum sevgiyi artık.
Artık bir nefeslik umutların yolcusuyum ben.
Ben adına koştuğum her günü yüreğime saklayıp gidiyorum.
Her şeyin bir sonu varmış bunu da öğrendim yaşayarak.
...
İçimde kurduğum senli dünyamdan kopuyorum.
Yapmak zorundaydım.
Seninle, ben hiçbir zaman “Biz” olamayacağız çünkü.
Hayatı akışına bırakıyorum bugünden sonra.
Hayalimdeki senin gerçekte ellerini tutmayı isteyişimi,
sıcacık sohbetine karışan gülümsemeleri unutuyorum.
Zorlu sevda çıkmazlarında adım geçiyor benim.
Ben yürüdükçe sevginin kaybolan yollarında, aramıyorum sevgiyi artık.
Artık bir nefeslik umutların yolcusuyum ben.
Ben adına koştuğum her günü yüreğime saklayıp gidiyorum.
Her şeyin bir sonu varmış bunu da öğrendim yaşayarak.
...
Ne olduğu hakkında az çok bilgim vardı. Bir süredir üye olup kurcalamayı düşünüyordum. Fakat üye ol, siteyi kurcala, mantığı kavra falan üşeniyordum. Kısmet bugüneymiş. Yeni değiştirdiğim temada bir twitter linkinin olmasının da etkisi var sanırım. Velhasılı biz de tweet'licez artık. Blogun üst tarafındaki twitter linkinden takip edebilirsiniz efeem. Şimdilik kendim ileti yazmaktansa daha çok takip ettiğim kişilerin iletilerini okumakla vakit geçireceğim sanırım. İlerisi ne olur bilemem tabii.
- Ayın başında(4) ve sonunda(3) köydeydim. Üç-dört gün gidince çok güzel. Kulaklar sesten, gözler binalardan, ciğerler pis havadan arınıyor. Fakat fazlası da bayıyor. Tam bir azı karar çoğu zarar durumu.
- İş meselesinde CV gönderme faslından mülakata gitme faslına geçtik. İki mülakattan da müspet cevap alamadık ama olsun. O günler de gelecek.
- 375.. Beklenen son gerçekleşti. Saçlar orjinal haline döndü. Bir daha o kadar uzar mı? Zor.
- Sevgilimizden ayrı 2. ay da bitti. Kavuşmamız yarın İstanbul Olimpiyat Stad'ında.
- 22'sinde Harbiye'de Sezen konserindeydik. Kulağımızın pası gitti. Bu temizlik bir yıl götürür bu kulakları. Seneye allah kerim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)